Haber

Antalya Altın Portakal’da Film Ekipleri Seyirciyle Buluştu

(ANTALYA)- Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından gerçekleştirilen 61’inci Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali, seyircilerle film ekiplerini bir araya getirmeye devam ediyor. Festival, yoğun programıyla sürerken, film ekipleri de gösterim sonrası seyirciyle buluşup soruları yanıtlıyor.

Festival kapsamında 7 Ekim’de ilk buluşmalar yaşandı; belgeselden kısa filme, ilk filmden usta işi örneklere, yerli- yabancı dokuz yapım, ekiplerinin de katılımıyla seyirci karşısına çıktı.

“Eşimle meşhur akşam sohbetlermizden ortaya çıkan küçük bir aile anekdotu”

Festivalde 7 Ekim Pazartesi günü Ulusal Uzun Metraj Yarışması’ndan iki film ekibi, gösterim sonrası seyircilerin sorularını cevapladı.  “Mukadderat” filminin, AKM Aspendos salonunda, uzun süre ayakta alkışlanan, gösteriminin ardından gerçekleşen söyleşisine; senarist Erdi Işık, yönetmen Nadim Güç, yapımcı Rodi Kayım, sanat yönetmeni Güler Başar ve oyuncular Nur Sürer, Osman Sonant, Şirin Sultan Saldamlı ve Cem Zeynel Kılıç katıldı. Eşini kaybettikten sonra yeniden evlenme isteği, çocuklarının itirazlarına takılsa da kararından dönmeyen, üstüne bir de iş hayatına atılan Sultan’ın öyküsünü anlatan filmin senaristi Erdi Işık; hikayeyi kendi hayatından kurduğunu söyledi.

Günün bir diğer Ulusal Yarışma filmi, “Hatırladığım Ağaçlar”dı. Senarist- yönetmen Erhan Tuncer ile oyuncular İştar Gökseven, Hande Doğandemir ve Erdem Kaynarca, gösterimin ardından AKM Aspendos salonundaki söyleşiye katıldı. Karnındaki bebeğiyle hayatına son vermeyi düşünen genç bir kadının, hayattan çoktan vazgeçmiş bir baba ve oğul aracılığıyla hayatla tekrar bağ kurması gibi zor bir hikayeyi omuzlayan filmin ortaya çıkış yolculuğunu anlattı. Tuncer “Eşimle meşhur akşam sohbetlermizden ortaya çıkan küçük bir aile anekdotu, Süha Tuğtepe adlı bir şairin kitabıyla tanışıp ‘Mavi Valiz’ şiirini okumam ve kıymetli kızım Eylül’ün, filmin adını koymasıyla gelişen bir süreç” dedi.

“Bir sürü gömülü şey üstünde eğleniyoruz”

Yarışma dışında Ulusal Özel Gösterim programı kapsamındaki “Bildiğin Gibi Değil” filmi ekibi de bugün seyircileriyle buluştu. AKM Aspendos salonundaki gösterimin ardından yönetmen Vuslat Saraçoğlu ve yapımcı Can Ünlü ile oyuncular Serdar Orçin ve Alican Yücesoy seyircilerin sorularını cevapladı. Babalarının gizemli ölümü sonrası, memleketlerinde bir araya gelen, 30’larını geçmiş üç kardeşin sürekli değişip dönüşen ilişkilerini anlatan film için Saraçoğlu, “En başta finali belliydi. Özellikle öncesini eğlenceli kurmak istedim çünkü bu tarz konuların aşırı dramatize anlatılmasından hoşlanmıyorum. Öyle olunca aşınıyor hatta bazen suistimal edilmiş gibi geliyor. Bir de hayatta bence yakınlarımız hakkında bilmediğimiz çok şey var ama hayat öyle ağır yaşanmıyor; bir sürü şey gömülü oluyor ama üstünde biz eğleniyor oluyoruz” diye konuştu.

Ulusal Özel Gösterim programındaki “Kayıtsız” ekibi de AKM Perge salonundaki gösterimin ardından seyirci karşısındaydı. Senarist- yönetmen Özlem Çıngırlar, görüntü yönetmeni Vedat Oyan, oyuncular Tülay Günal, Nesteren Mazal ve Rıza Sönmez, seyircilerden gelen soruları cevapladı. İran’ın ünlü kadın şairi Füruğ Ferruhzad’ı oynamak için Avrupa’dan Türkiye’ye dönen bir karakterin olduğu filmin ortaya çıkışı için yönetmen, ilk elden Füruğ’a işaret ederek, “Ben zaten Füruğ Ferruhzad hayranıyım, şiirlerinden olduğunca beslendim. Hem edebi anlamda hem de sinema anlamında -çok fazla film yapmadı aslında ama yaptığı sinemalar hala örnek niteliğinde- ve dünya görüşü olarak hayranıyım. Kadın, kadının yurdudur sözüne inanmak isteyen biri olarak bu dayanışma içerisinde oldum” dedi.

“Uçurtmayı Vurmasınlar’ı izlediğimde Tunç Başaran ismi dikkatimi çekmişti”

Türk sinemasının yönetmenlerinden Tunç Başaran anısına hazırlanan “Ölümsüz Olan Sadece Sevgi”dir belgeseli, Tunç’un hem her zaman sevgiyi odak alan kariyerine hem de sevgiyle örülmüş kişisel hayatına yöneltiyor. Gösterimin ardından AKM Perge salonundaki söyleşiye; yönetmenler Zeynep Bayraktutan ile Gökhan Kasapoğlu, yapımcı Pelin Onat ve Tunç Başaran’ın kardeşi Meriç Başaran katıldı. Zeynep Bayraktutan, projenin ortaya çıkışını şöyle anlattı:

“Uçurtmayı Vurmasınlar’ı izlediğimde Tunç Başaran ismi dikkatimi çekmişti. Sonrasında da hep en sevdiğim yönetmen diye anmıştım. Yıllar sonra Bandırma’ya taşındım ve onun da Bandırma’da yaşadığını öğrenince inanamadım, o heyecanla tanışmaya gittim. Çok yakın dost olduk. Bir gün bana, ‘Zeynep, kitabımı yazmanı istiyorum. En iyi sen yazarsın ve ölümümden başla, olur mu?’ dedi ve o konuşmadan iki ay sonra kendisini kaybettik. Sonra Gökhan, Sevinç abla ve Pelin; hep beraber dedik ki bu belgeseli yapalım.”

Günün Özel Gösterim yapan bir diğer belgeseli, Engin Deniz Atlı’nın yönettiği “Trakyalı Amazonlar”dı. AKM Perge salonundaki gösterimin ardından gerçekleşen söyleşiye; yönetmen Engin Deniz Atlı, yapımcı Sema Fener ve görüntü yönetmeni Çapan Özçelik katıldı.

Kendisinin de Trakyalı olduğunu, dolayısıyla çok iyi bildiği bir hikayenin peşine düştüğünü söyleyen Atlı, sözlerini şöyle konuştu:

“Filmde gördüğünüz köylerin hepsinde çocukluğum, o yüzden çok keyifliydi bu filmi yapmak. Fakat şu an benim için çok daha fazla önem kazandı; çünkü şu an gündemde olan haberleri görünce ve bu filmi, bunların üzerine izleyince bu güzel örnekleri görmek, en azından hala hayatta olan, mücadeleye devam eden, başarmış kadınları görmek, biraz da olsa iyi hissettirdi. O yüzden bence bu gündemle beraber film, yeni bir anlam kazandı.”

Dünyaca ünlü doktorların dünya prömiyeri

Dünyada ilk kez gerçekleştirilerek tıp literatürüne giren, ‘kadavradan alınarak yapılan ilk rahim nakli’ ve sonrasında doğan bebeğin ardındaki iki isim; Prof. Ömer ve Özlenen Özkan’ın öyküsünü anlatan “Altın Eller” de dünya prömiyerini yaparak seyirciyle buluştu. Ulusal Belgesel Yarışma’da yer alan filmin, AKM Perge salonundaki gösteriminin ardından Prof. Ömer ve Özlenen Özkan ile yönetmen Sevgi Hischhauser, seyircilerin sorularını cevapladı. İlk sözü alan Prof. Ömer Özkan, samimi bir açıklamada bulunarak “Şu ortamı hiç düşünmemiştim; amatör olarak sık sık yaptığımız hastane tanıtımlarından biri gibi düşünmüştüm. Buraya kocaman bir ekiple geldik, ilk defa bu kadar büyük bir etkinlikte bulunuyoruz” dedi.

“Bu film çaresizlikten ve zulümden ortaya çıktı”

Sınırlardan Sınırsızlığa bölümünde dünya prömiyerini yapan “Sesimi Duyan Var mı?” (Is Anyone Alive) belgeselinin yönetmeni Ömer El-emevi de Cinetime (2.Salon) ÖzdilekPark Antalya Kepez salonundaki gösterimin ardından seyircilerin sorularını cevapladı. El-emevi, film hakkında şunları söyledi:

“Gazzeli bir sinemacıyım. Şu an burada olmak büyük bir onur. Bize filmimizi gösterme ve hikayemize anlatma fırsatı tanıdığı için festivale teşekkür etmek istiyorum. Gazelli biri olarak bu film benim için çok özel bir anlam taşıyor. Ailem, annem babam ve sevdiklerim halen Gazze’de yaşıyor. Her gün hayatta kalma mücadelesi veriyorlar. Bugün 7 Ekim, savaşın birinci yıldönümü ve sadece bir yılda on binlerce masumun canı alındı. Buna uluslarası gazetecileri, sanatçıları ve film yapımcılarına dahil edebilirsiniz. Filistinli sinemacılar olarak film çekmek bizim için sadece sanat dalı değil aynı zamanda bir direniş yolu. Bu, gerçekleri duyurmamızı sağlıyor ve sesimizin silinmesine karşı bir mücadele. Bu film, çaresizlikten ve zulümden ortaya çıktı. Aynı zamanda direnen insanları onurlandırma amacıyla çekildi.  Bu filmde kurgu yok, her şey gerçek.”

Agniezska Holland’ı, Türkiye’deki Suriyeli yapımcısı anlattı

Yine aynı başlık altında seyirciyle buluşan bir diğer yapımsa Polonya sinemasının ‘kraliçe’si Agniezska Holland imzalı “Yeşil Hudut”/ Green Border oldu. Polonya- Belarus arasındaki sözde yeşil sınırdan Avrupa Birliği’ne ulaşmaya çalışan Ortadoğu ve Afrikalı mültecileri konu alan film için yönetmeni şu ifadeleri kullandı:

“Modern zamanların tüm zorluklarıyla yüzleşmek için büyük bir hayal gücü ve cesaret gerektiren bir dünyada yaşıyoruz. Sosyal medya devrimi ve yapay zeka, gerçek seslerin duyulmasını giderek daha da zorlaştırdı. Bana göre eğer kişi, o ses için savaşmazsa, eğer kişi, bizi dramatik seçimlerin önüne koyan önemli, acı verici, bazen çözülemeyen sorunlar hakkında sorular sormak için savaşmazsa sanatla uğraşmanın bir anlamı yok. Polonya-Belarus sınırında yaşanan durum tam olarak budur.”

haberayvacik.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu